Vietnam Savaşı – My Lai Katliamı
Tüm Dünya’da kendisini barışın sembolü olarak göstermeyi başaran, bıraksanız kendisine beyaz kanatlar takıp melek ilan edecek olan Amerika’nın, Vietnam’da yaptığı My Lai Katliamı’nı hatırlayanlarınız var mıdır?
Hatırlamak pek mümkün değil tabi ki, ellerine aldıkları dünya medyası sayesinde ne bu katliamdan bahsedilir, ne de konu kendi yaptıklarına çekilir. Gündem hep aynıdır: “Amerika’nın işgal ettiği yer suçludur, suçlu olmasaydı Amerika oraya barışı, demokrasiyi götürmezdi”.
Amerikan halkını bu olaylardan ayrı tutuyorum, vahşete boyun eğmeyen direnen nice insanlar vardı. Ki nitekim Vietnam’daki savaş da Amerikan vatandaşlarının bitmeyen ve daha da güçlenen protestoları sonunda sona erdirilmek zorunda kaldı. Problem savaş ekonomisi yönetip kendisini melek gibi gösteren insanlardaydı. Bu kadroya daha sonradan Irak’ı işgal edecek Buşt’un biri de dahil olacaktı.
Gelelim My Lai Katliamına
1954 yılında yüz yıllık egemenlikten sonra Fransa Vietnam’dan çekilmek zorunda kalmıştı. Fakat Fransa iktidara jet hızıyla Ho Chi Minh önderliğindeki Vietnam Komünist Partisi gelecekti. Bunu bilen ABD, bu gelişimin sonucunun Soğuk Savaş’ın dengesini değiştireceğini ve emperyalizme büyük bir darbe vuracağını biliyordu ve Fransa’nın güneye, Ho Chi Minh önderliğindeki ordunun da kuzeye kaydırılmasını öngören bir anlaşma imzalattı. Bu anlaşma gereğince 1956’da genel seçim yapılacaktı ve bu 2 sene boyunca Fransa ülkenin güneyini yönetmeye devam edecekti. Seçimin galibi de tüm ülkenin iktidarı olacaktı.
Tabi ki bu seçimler yapıldığında oyların çoğunu Ho Chi Minh alacaktı. Bunu adı gibi bilen ABD de genel seçimleri bekletmeden Vietnam Savaşı’nı başlattı. Kendileri henüz bir sömürge kaybetmeye hazır değillerdi. Öte yandan kalay, kurşun, kauçuk, pirinç gibi ürünler ve ucuz iş gücü de Vietnam’ın en büyük avantajlarından dı. Vietnam, ABD için kaybedilecek bir ülke değildi.
Amerika kendi ülkesinde yaşayan bir Vietnamlı olan Ngo Ding Diem’i Vietnam’a getirildi ve onu ülkenin lideri olarak atandı. Güneyde gerçekleştirdiği yoğun bir politik, ekonomik ve askeri müdahaleyle Güney Vietnam’da yeni bir devlet yarattı. Bu devlet daha sonra bu devleti Kuzey Vietnam’a saldırtmaya başladı.
Komünist parti de buna karşılık vererek Güney’de gerilla hareketleri (NFL) örgütledi. Savaş iyice kızışmaya başlamıştı. Amerika Güney Vietnam’ın NFL ile başa çıkamayacağını anlayınca 1963’te savaşa direk müdahale edip Amerikan askerlerini Vietnam’a yığdı. Öylesine vahşice savaştılar ki daha Vietnam’a gireli 6 ay olmuşken “Gök Gürlemesi” adını verdikleri harekatla Kuzey Vietnam’ı bombalamaya başladılar. Tek başına bu harekâtta, Vietnam’a, İkinci Dünya Savaşı sırasında atılan tüm bombalardan daha fazla bomba atıldı. Irak’a kimyasal silah var diye giren Amerika, Vietnam’da kimyasal silah kullanmaktan çekinmiyecekti, hatta bu kimyasal silahlar daha sonra ülkenin bitki örtüsünün %10’unu kullanılamaz hale getirecekti. Napalm bombasında etkilenen çocuklar çaresice çırıl çıplak yollarda koşacaklardı, içten içe yanacaklardı.
1963’te 23 bin olan Amerikan askerinin sayısı 1969’da 542.000’e ulaştı. Hala Vietnam’a boyun eğdiremiyorlardı. Halk artık boyun eğmekten bıkmıştı, herkes savaşıyordu.
16 Mart 1968’de de Amerikalılar My Lai Katliamını gerçekleştirdiler.
Bu katliamın özelliği, Amerika’nın 500’e yakın SİLAHSIZ sivili, katletmesidir. Yani açıkça savaş suçu işlemesidir.
Adam Silverman ve Kristin Hill, “My Lai Katliamı: Bir Amerikan Trajedisi” adlı eserde My Lai Katliamını şöyle anlatmışlardır: “Amerikan askerleri, sığırlar, tavuklar, kuşlar ve daha da kötüsü siviller dahil olmak üzere hareket eden her şeye ateş ediyorlardı. Köylüler herhangi bir direniş göstermiyordu; fakat askerler kulübelere el bombası atmaya, emirler yağdırmaya ve herhangi bir ayrım gözetmeksizin öldürmeye devam ediyorlardı. Vahşet sabah boyunca devam etti. Bebekler öldürüldü, çocuklar vuruldu ve kadınlar vurulma tehdidi altında tecavüze uğradılar. Çok geçmeden 500 sivil ölmüş halde yerde yatıyordu. Fakat işleri bitmemişti… bundan sonra sıra köyün yakılmasındaydı. Cesetler, evler, erzaklar, yiyecekler; her şey yakılıyordu.”
Amerikan halkı artık direnişi iyice arttırmışlardı. Ülkenin her yerinde protestolar düzenleniyordu. 2,5 milyon Amerikan askeri Vietnam’a gönderilmişti. Ölen onların çocuklarıydı, savaşa aktarılan para onların ödediği vergilerdi. İnsanlar kendi paralarıyla hem kendi çocuklarının hem de suçsuz Vietnamlıların katledilmesini istemiyordu. 24 Nisan 1971’de Amerika’da belki de ABD tarihinin en büyük politik gösterilerinden birisi gerçekleşmişti.. San Francisco’da 300 bin, Washington’da ise 500 – 750 bin arasında insan gösterilere katıldı.
Gösteriler, iş bırakma, vergi ödememe, askere gitmeme gibi boyutlara ulaşınca 1975 yılında, 20 yıllık bir savaş sona erdi. Ve en sonunda emperyalizm Vietnam’dan atıldı. Vietnam’ı bölemediler. Buna karşı çıkan ise hem Amerika hem de Vietnam halklarıydı…
Savaşta 2 milyon Vietnamlı sivil, 50 bin ise Amerikan askeri öldü. Kızılderililere soykırım uygulayan, Avrupa ile birlikte Afrika’yı köleleştiren, Vietnam’da bir medeniyeti katleden, kimyasal silahlar kullanan, sivilleri birer tavuk gibi vuran Amerika, bugün Ortadoğu’da da aynı politikayı güderken, her yerde barış görüşmeleri yapıyorsa bu tarihin tekerrür etmesinden başka bir şey değildir.
Fakat bu sefer Amerika daha temkinkli. Amerika, Vietnam’daki sonucu tekrar yaşamamak için, Ortadoğu kıyımında halkın desteğine ihtiyaç duydu. Ve halkın Ortadoğu’daki yıkımı desteklemesi için İslami terör olgusunu yarattı. İkiz kulelerle başlayan İslami terör olgusu IŞİD gibi terör örgütleriyle daha da arttı. Özellikle Avrupa’da yaşanan patlamalar tüm dünya halklarının İslami terörü bir tehdit olarak algılamasını sağladı. Artık Ortadoğu’daki yıkımı “İslami teröre darbe vurmak” olarak algılayan büyük bir kesim var.
Halkın desteğini de arkasına alan beyaz kanatlı melek Amerika, Ortadoğu’daki petrollerle veya büyük ortadoğu projesi gereğince böl-yönet stratejisiyle ilgilenmiyor, halkının refahı uğruna Ortadoğu’daki islami terörü bitiriyor. Helal olsun o Amerika’ya! Hızır gibi yetişti…
Atakan BÜYÜKDAĞ